Üyelik Girişi
fenciyim
Site Haritası
                                               GÜNEŞ SİSTEMİ VE ÖTESİ 

UZAY’DA NELER VAR?

Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluğa Evren denir.

(Evren veya kâinat, sonsuz uzamda bulunan tüm madde ve enerji biçimlerini içeren bütünün adıdır. Yani "evren" astronominin, astrofiziğin konu edindiği şeylerin tümüdür. İçinde "her şey" olan bu dev çorba, sonsuzluk veya hiçlik olarak tanımlanabilecek uzayın içinde yer alır. )

Dünya dışındaki evren parçası da Uzay olarak adlandırılır.

Uzay, Dünya'nın atmosferi dışında evrenin geri kalan kısmına verilen isimdir. Uzay'ın sınırları asla kesin değildir ve Uzay hep büyür.

Uzay’da; yıldızlar, gezegenler, meteorlar, kuyruklu yıldızlar, uydular vb. varlıklar bulunmaktadır. Uzay’da bulunan bu varlıkların her biri gök cismi olarak adlandırılır.

Yıldız Kümeleri

Bulutsuz ve açık bir gecede gökyüzüne baktığımızda genellikle düzgün bir şekil gösteren yıldız toplulukları görülür. Bu yıldız topluluklarına yıldız kümesi adı verilir.

Bu küme içindeki yıldızların hareketi incelendiğinde, her yıldızın aynı hızla ve belli bir noktaya doğru hareket ettikleri gözlenebilir.

Yıldızlar

Uzay’daki bulutsu( nebula) adı verilen gaz ve toz yığınlarının bir araya gelip sıkışmasıyla yıldızlar meydana gelir.

 Yıldızların şekli genellikle küreseldir. Yıldızlar da tıpkı canlılar gibi doğar, yaşar ve ölür. Ömrü sona eren dev yıldızlar, şiddetli bir patlama ile parçalanır. Ortaya çıkan parçalar, uzay boşluğuna dağılır. Dağılan parçalardan gezegenler oluşur.

Çevrelerine ısı ve ışık saçan yıldızların büyüklükleri, kütleleri ve sıcaklıkları birbirinden farklıdır.

 Yıldızlar bize çok uzak oldukları için geceleri gökyüzünde yanıp sönen ışık noktaları olarak görünürler.

Yıldızlar farklı renklere sahiptir. Yıldızların farklı renkte olması, onların sıcaklıkları hakkında bilgi verir. * En sıcak yıldızlar mavi ve beyaz renklidir.

* Orta sıcaklıktaki yıldızlar sarı renklidir.

* Soğuk yıldızlar ise kırmızı renklidir.

* Dünyamıza en yakın olan yıldız Güneş’tir.

* Güneş sarı - turuncu renkli bir yıldızdır.

Takımyıldızları

Dünyadan gökyüzüne bakıldığında sergiledikleri görünüm nedeniyle bir arada bulunan yıldız gruplarına takımyıldızı adı verilir. Romalılar ve Eski Yunanlılar, yıldız gruplarına hayvanların, çeşitli nesnelerin ve ünlü kişilerin isimlerini vermişlerdir. Büyükayı, Küçükayı, Ejderha, Çoban, Kuzey Tacı ve Orion (Avcı) takımyıldızlarından bazılarıdır. Bunlar eski gökyüzü bilimcileri tarafından hayali çizgilerle birleştirilerek masalsı ve mitolojik adlar almışlardır.

Kuyruklu Yıldızlar

Kuyruklu yıldızların ad benzerliği dışında gerçek yıldızlarla hiçbir benzerliği yoktur. Bu gök cisimlerinin yapısında donmuş haldeki gazlar ve tozlar bulunur. Bu nedenle kuyruklu yıldızlara kirli kartopu adı verilir.

Kuyruklu yıldızlar, Güneşin çevresindeki eliptik yörüngelerde dolanır. Güneş’e yaklaştıkça içerdikleri buz bir miktar erir. Buzla karışmış toz ve taş

parçaları serbest kalır. Serbest kalan gaz, su buharı ve ince

 tozlar Güneş rüzgarıyla itilir. Böylece kuyruklu yıldızın kuyruk kısmı oluşur.

Zaman zaman gökyüzünde kuyruklu yıldızlar görünür. Görünme süreleri çok kısa olup, bir kısmının gözlenmesi sadece 2 - 3 saniye sürer. Oldukça hızlı hareket ederler.

Kuyruklu yıldızların kütleleri bir gezegen ya da bir uyduya oranla oldukça küçüktür.

Kuyruklu yıldızların en bilineni Halley kuyruklu yıldızıdır. Dünyadan 76 yılda bir gözlenebilir. Hale - Bobb adlı kuyruklu yıldız 1997 yılında Dünya’dan gözlemlenmiştir. Dünyadan en son izlenebilen

kuyruklu yıldız 2002’de gözlenen Ikaye – Zhang

 (ikaye - Zeng) kuyruklu yıldızıdır.

Meteorlar

Kuyruklu yıldızlardan kopan toz tanecikleri ve kaya parçaları Dünya atmosferine girdiklerinde sürtünmenin etkisiyle ısınır ve ince bir ışık çizgisi bırakır.

Bu doğa olayı, halk arasında yıldız kayması olarak bilinir.

Yıldız kaymasına atmosfere yüksek hızla girip yanan meteorlar sebep olmaktadır.

Bazı meteorların tamamı yanarak yok olmadığından yeryüzüne düşen parçaları olur.

 Atmosfere girerek yeryüzüne ulaşabilen böyle meteorlara gök taşı adı verilir.

Meteorlar, düştükleri yerlerde ciddi hasarlara yol açabilir; çukurlar oluşturabilir. Oluşan bu çukurlara meteor çukuru adı verilir.

Şayet oluşan çukur Dünya yüzeyi üzerinde ise gök taşı çukuru olarak adlandırılır.

Not:

Arizona’da 1200 m çapında ve çevresine göre 50 m yükseklikte ve dik olarak 200 m inebilen büyük bir gök taşı çukuru vardır.

Gök cisimlerinin bir diğeri de Gezegenlerdir. İleriki bölümde özellikleri açıklanacaktır.

 İki gök cismi arasındaki uzaklığı kilometre ile ifade etmek bazen yetersiz kalır. Bunun yerine ışık yılı birimi kullanılır. Bir ışık yılı, ışığın bir yılda aldığı mesafedir. Bir ışık yılı yaklaşık 9,46 x 1012 km’dir.    ( yani 365x24x60x60x300000) Güneş’e en yakın yıldız; 4,2 ışık yılı uzaklıktadır. Işık yılı bir zaman birimi değil, uzaklık ölçüsü birimidir.

Gök Adalar (Galaksiler)

Çok sayıda yıldız, kızgın gaz ve toz yığınları, yıldızlar arası tanımlanamayan maddelerden oluşan dev sistemlere gök ada (galaksi) adı verilir.

 Uzay’ın derinliklerinde birbirinden çok uzakta, farklı boyut ve biçimlerde milyonlarca gök ada vardır. Büyük gök adalar 3 trilyon, küçük gök adalar 100 bin kadar yıldız içerir.

Gök adalar sarmal, eliptik ya da düzensiz şekillerde olabilir. Gök adaların hareketi yavaştır.

Dünya’nın içinde bulunduğu gök ada, Samanyolu gök adası- Galaksisi olarak bilinmektedir. ( Dünyamız  Saman yolu galaksisi Oryon kolu- avcı kolu üzerinde yer alır) Samanyolu gök adası sarmal şekildedir ve kendi etrafındaki bir turunu 230 milyon yılda tamamlar. Samanyolu gök adasını Kuzey Yarım Küre’den gözlemlemek için en uygun aylar temmuz, ağustos ve eylüldür.

Sarmal şekilde olan diğer bir gök ada da Andromeda gök adasıdır. Andromeda gök adası Dünya’dan bakıldığında teleskop kullanılmadan gözlenebilen gök adalardandır.

Bir başka gök ada ise Sombrero gök adasıdır. Sombrero gök adasının şapkaya benzeyen bir görünümü vardır.

 Güneş ve Güneş SistemiGüneş ve Güneş Sistemi Evren’in bir parçasıdır.Güneş, Dünya’daki canlıların yaşam kaynağıdır. Güneş enerjisinin atmosferde ve yeryüzünde ısıya dönüşmesiyle canlıların yaşaması için gerekli olan sıcaklık sağlanır.

Güneş, Dünya’nın yaklaşık 1 milyon katı büyüklüğündedir. Güneş’in çapı Dünya’nın çapının yaklaşık 109 katıdır. Ancak Dünya’dan gökyüzüne bakıldığında Güneş çok küçük görünür. Bunun sebebi Güneşin Dünya’dan çok uzakta olmasıdır.

Merkezinde Güneş’in ve onun etrafında belirli yörüngelerde hareket eden gezegenlerin, uyduların, kuyruklu yıldızların bulunduğu gök cisimeri topluluğuna

Güneş Sistemi denir. 

Güneş Sistemi, Samanyolu gök adasının merkezinden dışa doğru açılan sarmal kollarından biri olan Avcı-Oryon kolunda bulunur.

Güneş Sisteminde dokuz tane gezegen vardır. Gezegenlerin Güneşe olan uzaklıkları Astronomi Birimi (AB) adı verilen bir uzaklık birimi ile ifade edilir. Bir astronomi birimi:

 Dünya ile Güneş arasındaki uzaklığa eşittir. Dünya’nın Güneş’e olan uzaklığı 149,5 milyon km olduğundan, bir astronomi birimi 149,5 milyon km’dir.

İki gök cismi arasındaki uzaklığı kilometre ile ifade etmek bazen yetersiz kalır. Bunun yerine ışık yılı birimi kullanılır. Bir ışık yılı, ışığın bir yılda aldığı mesafedir. Bir ışık yılı yaklaşık 9,46 x 1012 km’dir. Güneş’e en yakın yıldız; 4,2 ışık yılı uzaklıktadır. Işık yılı bir zaman birimi değil, uzaklık ölçüsü birimidir. Gezegenler ve Uyduları

Güneş Sistemi’nde yer alan gezegenler ve onların çevresinde hareket eden uydular birer gök cismidir.

GEZEGENLERİN ÖZELLİKLERİ
• Kendilerine ait ısı ve ışıkları yoktur yıldızlardan aldıkları ısı ve ışığı yansıtırlar.
• Işıkları kesintisizdir. Işıkları donuk görünür, titreşmez.
• Yıldızlardan daha küçük ve daha soğukturlar.
• Gökyüzündeki konumları değişkendir. (Güneş çevresindeki hareketlerinden dolayı gökyüzünde bulundukları konumları zamanla değişir.)
• Gökyüzünde küre olarak görülürler (Dünya’ya yakın oldukları için geceleri gökyüzünde yuvarlak bir disk şeklinde görünürler.)

Güneş sisteminde sekiz tane gezegen vardır. Bunlar Güneş’e yakınlık durumuna göre; Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’dür.

*Merkür, Venüs, Dünya, Mars iç gezegen olarak bilinirken, diğerleri ise dış gezegen olarak bilinir. Gezegenlerin bazıları çıplak gözle görülebilir

Not:. 24 Ağustos 2006 tarihinden önce plüton denilen bir gezegen de mevcuttu.Bu gezegen Güneş sistemindeki en küçük ve sonuncu gezegendir.Fakat 24 Ağustos 2006 tarihinde uluslar arası Gökbilim Birliğinin (IAU) Prag’da yaptığı toplantıda plüton, gezegen sınıfından çıkarılarak “Cüce Gezegen” sınıfına alınmıştır Merkür

• Güneş’e en yakın gezegendir.

• Güneş Sistemi’nin en küçük ikinci gezegenidir.

• Yüzeyi yoğun bir biçimde kraterlidir.

• Kendi etrafında çok yavaş döndüğünden, gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkı çok fazladır.

• Uydusu ve halkası yoktur.

Ve n üs

• Güneşe en yakın ikinci gezegendir.

• Güneş Sistemi’nin altıncı büyük gezegenidir.

• Dünya ile yaklaşık aynı büyüklükte olduğundan Dünya’nın ikizi olarak adlandırılır.

• Atmosferindeki yoğun karbondioksit yüzünden sera etkisi çok etkilidir.

• Gökyüzünde çok güzel göründüğünden Aşk Tanrısı olarak da adlandırılır.

• Uydusu ve halkası yoktur.

Dünya

• Güneş’e en yakın üçüncü gezegendir.                                        

• Güneş Sistemi’nin beşinci büyük gezegenidir.

• Canlıların yaşadığı bilinen tek gezegendir.

• Yüzeyinin üçte ikisi suyla kaplıdır. Ayrıca dağlar, denizler, vadiler ve aktif volkanlar bulunur.

• 1 tane uydusu vardır, halkası yoktur.

Ay, Dünya’nın tek uydusudur. Ay, kendi ekseni ve Dünya’nın çevresindeki dönüşünü 27,3 günde tamamlar. Bu nedenle Ayın hep aynı yüzü Dünya’mıza dönüktür. Kuzey Kutbu’ndan bakıldığında, Dünya’nın ve Ayın kendi eksenleri etrafındaki dönüşleri saatin ters yönündedir.

Ayın kütlesi, Dünya’nın kütlesinin yaklaşık seksende biri kadardır. Dünya’nın ve Ay’ın birbirleri üzerinde kütle çekim kuvveti etkileri vardır. Dolayısıyla Ay’ın Dünya’nın etrafındaki dönüşü sırasında, Dünya’nın Aya bakan yüzündeki çekim etkisi, o sırada arkada kalan yüzüne göre daha fazladır. Bu çekim karalar üzerinde fark edilebilir, fakat fazla etkili olamaz. Okyanuslar ve denizler Ay’a doğru bir miktar yükselir. Bu olay gelgit olarak adlandırılır. Günde iki kez gelgit hareketleri meydana gelir.

Mars

• Güneşe uzaklığı bakımından dördüncü gezegendir.

• Güneş Sisteminin üçüncü küçük gezegenidir.

• Kırmızı Gezegen adıyla da bilinir.

• Yüzey şekilleri Dünya’dan teleskopla görülebilir.

• 2 tane uydusu vardır, halkası yoktur.

Jüpiter

• Güneşe uzaklığı bakımından beşinci gezegendir.

• Güneş Sistemindeki en büyük gezegendir.

• Geceleri açık havada teleskopla gözlene

bilir.

• Üzerinde hiç kara parçası yoktur ve çok

sıcaktı r.

• Etrafında toz ve taş parçalarından oluşmuş ince, karanlık bir halka bulunmaktadır.

• 16 tane uydusu vardır. En büyük uydusu Ganimed’dir.

Satürn

• Güneş’e uzaklığı bakımından altıncı gezegendir.

• Güneş Sistemindeki en büyük ikinci gezegendir.

• Gezegende sıcaklık, yaşamaya izin vermeyecek kadar düşüktür.

• Etrafında gaz, buz ve kaya parçalarından oluşan halkalar bulunur.

• 17 tane uydusu vardır. En büyük uydusu Titan’dır.

Uranüs

• Güneşe üzaklığı bakımından yedinci gezegendir.

• Güneş Sistemindeki üçüncü büyük gezegendir.

• Güneş çevresindeki yörüngesinde, yuvarlanan bir varil gibi yan yatmış olarak döner.

• Zehirli gazlardan oluşmuş atmosferi, yaşam için kesinlikle uygun değildir.

• 5 tane uydusu, 11 tane halkası vardır.

Neptün

• Güneş’e uzaklığı bakımından sekizinci gezegendir.

• Güneş Sistemi’ndeki son dev gezegendir.

• Açık yeşil renkte görülür.

• Uranüs’ün ikizi gibidir.

• 8 tane uydusu vardır. Halkası yoktur. En büyük uydusu Triton’dur.

Plüton

• Güneşe en uzak gezegendir.

• Güneş Sistemindeki en küçük gezegendir.

• Büyük çoğunluğu donmuş gazlardan oluşmuştur.

• Charon (Şaron) adında bir uydusu vardır.

 

UYDU NEDİR

Uydu, başka bir gök cisminin etrafında dönen gök cismine uydu denir. Uyduları;

Yapay uydulardan ayırmak amacıyla doğal uydu veya tabii uydu olarak da adlandırılırlar.

 Güneş sistemindeki tüm gezegenler Güneş'in uydusudur. Ay gibi diğer gökcisimleri ise gezegenlerin uydularıdır.

Yapay uydular insanoğlunun geliştirip Dünya'nın veya başka gezegenlerin yörüngesine yerleştirdiği uydular. Yapay uydular şu başlıklar altında toplanabilir:

Haberleşme uyduları: TV, radyo, telefon gibi iletişim araçlarını kullanabilmek için uzaya gönderilmiş uydulardır. Modern haberleşme uyduları çoğunlukla "Molniya" veya "Alçak Dünya" yörüngelerini kullanırlar.

 

Meteoroloji uyduları: Bu uydular dünyadaki meteorolojik olayları gözlemlemek için kullanılırlar.

Anti-uydu silah sistemleri: "Katil uydular" olarak da bilinen bu uyduların amaçları düşman uydularını yok etmektir. Düşman uyduları vurmak için kinetik mermiler ya da enerji veya partikül silah sistemleri kullanırlar                                                                    

 Astronomi uyduları: Uzaydaki diğer gökcisimlerini gözlemek amacıyla kullanılırlar.

Biyouydular (Biosatellites): Bilimsel amaçlarla canlı organizmalar taşıyan uydulardır.

Minyatür uydular: Çok çeşitli amaçlarla kullanılabilen sıradışı şekilde ufak cüsseli uydulardır.

Seyrüsefer uyduları: Radyo sinyalleri vasıtasıyla dünya üzerindeki mobil cihazların yerlerini tesbit etmeye yarayan uydulardır. Günümüzde uçaklarda, otomobillerde hatta elde kullanımı oldukça yaygınlaşmış olan bu sistem sayesinde dünya üzerindeki konum bir kaç metre hassasiyetiyle tesbit edilebilir.

Gözetleme uyduları Daha çok askeri gözetleme ve keşif amaçlarıyla kullanılan bu uyduların gerçek kabiliyetleri konusunda detaylı bir bilgi mevcut değildir. Bunun nedeni, bu sistemlere dair bilgilerin "çok gizli" gizlilik derecesinde olmasıdır.

Gözlem uyduları : Bu uydular sivil gözlem amacıyla (çevre faciaları, harita yapımı vs.) kullanılan uydulardır.

Güneş enerjisi uyduları: Bu uydular güneş enerjisini dünya üzerindeki alıcılara yönlendirerek, alternatif enerji kaynağı olarak kullanılması planlanan uydulardır.

UZAY ARAŞTIRMALARI

İnsanlar çok eski zamanlarda Dünya’nın hareketsiz olduğunu ve diğer gök cisimlerinin Dünya’nın etrafında döndüğünü zannetmişlerdir. Daha sonraları diğer gezegenlerle birlikte Dünya’nın da Güneş’in çevresinde döndüğü fikri ortaya atılmış ve böylece gök biliminde yeni bir dönem başlamıştır.

İlk medeniyetler yıldızların konumlarını yön bulmada kullanmışlardır. Ay’ın ve Güneş’in görünür hareketlerine bağlı olarak takvimler oluşturmuşlardır.

Gökyüzünü incelemeyi bir bilime dönüştürenler ise Eski Yunanlılar olmuştur. Eski Yunanlı Hipporkhos (Hiporkos) yıldız haritalarını bugünküne yakın şekilde çizen kişilerden biridir.

Türk - İslam dünyasının astronomi ve matematik alanlarında şöhrete kavuşmuş olan bilginlerinden Ali Kuşçu, Ay’ın ilk haritasını çıkaran kişidir. Bu nedenle, bugün Ayın bir bölgesine Ali Kuşku’nun adı verilmiştir.

Hollandalı gözlükçü Hans Lippershey (Hans Liperşey), 1608 yılında ilk teleskobu icat etti. Astronomide kullanılabilecek ilk teleskop, 1609 yılında Galileo (Galile) tarafından yapıldı. Galileo, yaptığı incelemeler sonucunda Venüs gezegeninin görünüşünün değiştiğini gözlemledi. Bu gözlem ile gezegenlerin Dünya’nın değil, Güneş’in etrafında döndüğü ispatlanmış oldu.

Teleskoplar yardımıyla gök cisimlerinin hareketlerini ve yapısını inceleyen bilim adamlarına gök bilimci adı verilir.

 İnsanlar, gözlem yapmanın yanı sıra Ay’ı daima büyüleyici bir yer olarak düşündü ve oraya ulaşmanın yollarını aradı. 16 Temmuz 1969’da Neil Armstrong (Neyıl Armstırong), Edwin Aldrin (Edvin Aldrin) ve Michael Collins (Maykıl Kolins) adlı üç astronot (kozmonot) Ay’a yolculuklarına başladılar. Ay’a ilk ayak basan astronot Neil Armstrong oldu.

Uzay teknolojisinin gelişmesiyle birlikte her geçen gün çeşitli teleskoplar ve uzay araçları geliştirildi. Böylece başlangıçta sadece yeryüzünden yapılan gözlemler Uzay’dan da yapılmaya başlandı.

1990 yılında Discovery (Diskaveri) adlı uzay mekiği tarafından Dünya’nın yörüngesine yerleştirilen Hubble (Habi) Uzay Teleskobu sayesinde Uzay’ın derinlikleri daha net gözlemlenebilmektedir.

Uzay sondası dünyanın çekim alanından kurtulup, Ay'a, diğer gökcisimlerine, gezegenler arası uzay boşluğuna ya da galaksiler arası uzay boşluğuna gönderilerek, veri toplamaya yarayan robotik uzay aracı ve bu aracın icra ettiği göreve verilen isim.

  • Halen aktif durumda yaklaşık 20 uzay sondası görev yapmaktadır. Şu an uzayda sondası bulunan ülkeler ve birlikler, Rusya ve Ukrayna, ABD, AB, Japonya ve Çin'dir.

Uzay istasyonlarında ve yapay uydularda gerekli enerji, Güneş panelleriyle sağlanır.

 UZAY İSTASYONLARI

* 'Uzay istasyonu uzay boşluğunda insanların konaklaması ve çalışması için hazırlanan platform. Şu ana kadar yapılan uzay istasyonları alçak Dünya yörüngesine gönderilmiştir. Uzay istasyonlarının diğer uzay araçlarından başlıca farkı, hareket etmek için büyük roketlerinin olmamasıdır. Uzay istasyonlarına gitmek için bu tür hareket roketleri olan diğer uzay araçları kullanılır. Uzay istasyonları, yörüngede haftalarca, aylarca hatta yıllarca kalmak üzere tasarlanırlar.

* Uzay istasyonları, uzayda uzun süre kalmanın organizma üzerindeki etkilerini araştırmak için kullanıldıkları gibi, çeşitli bilimsel deneyler yapmak için de uygun bir mekan sunarlar. Halen uzayda en uzun kalma rekoru, Mir uzay istasyonunda 437,7 gün kalan Valeri Polyakov'a aittir.

* İlk uzay istasyonu, Uzay Yarışı döneminde yörüngeye fırlatılan SSCB'ye ait Salyut 1'dir. uzaya 7'si Salyut ve, 1'i ise Mir olmak üzere 8 uzay istasyonu göndermiştir. ABD'nin uzay istasyonu Skylab 1970'li yıllarda kullanılmıştır. ABD, Skylab'dan sonra çeşitli uzay istasyonu planları yapsa da bunların hiç birini hayata geçirememiştir.

* Uzaya gönderilen en büyük istasyon, çeşitli ulusların işbirliği içinde inşa ettikleri Uluslararası Uzay İstasyonu olmuştur.

 Uzay’da Kirlilik

Uzay araştırmalarının başladığı ilk günden günümüze kadar Uzay’a pek çok roket fırlatılmıştır. Roketlerin taşıdıkları yüklerde zaman zaman patlamalar olmuş ve bu patlamalar sonunda ortaya çıkan enkazlar Uzay’a yayılmıştır. Yörüngelerdeki yapay uydulardan bir bölümünün ömrü tükenmiş ve Uzay’da serbest olarak dolanmaya başlamışlardır. Tüm bu işe yaramayan cisimler, roket parçaları, ömrü tükenmiş yapay uydular, yakıt tankları ve uzay aracı atıkları Dünya’nın çevresinde dolanan bir hurda yığını oluşturmuştur. Bu durum da uzay kirliliğine yol açmıştır.

Uzay kirliliğinin önlenebilmesi için, uzay araçlarının yörüngelere en az seviyede kirlilik oluşturacak biçimde yerleştirilmesi, ömrü tükenen yapay uyduların ve uzay araçlarının Dünya’ya düşmelerinin sağlanması gerekmektedir.




0 Yorum - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam38
Toplam Ziyaret1762555
Saat
Takvim
Hava Durumu