Üyelik Girişi
fenciyim
Site Haritası

MADDENİN GÖRÜLEBİLİR VE HİSSEDİLEBİLİR ÖZELLİKLERİ

 

Boşlukta yer kaplayan ve kütlesi olan varlıklara madde denir. Kapı,masa,sandalye ve pencere gibi eşyalar; tahta,demir,cam ve plastik gibi maddelerden   yapılmışlardır.

Su,buz ve su buharını renkleri yönünden inceleyelim. İnceleme sonunda suyun renksiz,buzun beyaz,su buharının sis renginde olduğunu görürüz. Aslında bu üç madde aynı maddenin üç farlı halidir.

Farklı bitkilerden hatta aynı bitkiden alınmış yaprakların renklerini karşılaştıralım. Bazı yaprakların açık yeşil bazılarının koyu yeşil olduğunu görürüz. O halde aynı maddeler farklı renklerde olabilir.

Isınma,ıslanma (nemlenme),kuruma gibi etkilerle maddelerin renkleri değişebilir.

Maddeler renklerine,renk  tonlarının parlaklık ve matlıklarına göre birbirlerinden ayırt edilebilirler.

Pencere camından dışarıya bakalım. Karşımızdaki evleri,ağaçları,taşları ve öteki cisimleri net görürüz. Aynı cisimlere buzlu camdan baktığımızda cisimleri puslu ya da gölge gibi görürüz.

Cam gibi ışığı iyi geçiren  maddelere saydam maddeler denir. Buzlu cam gibi ışığı az geçiren maddelere yarı saydam maddeler denir. Tahta gibi ışığı geçirmeyen maddelere opak maddeler denir.

Açık havadaki cisimler, sisli havadaki cisimlerden daha iyi görülür. Çünkü saydam maddeler yoğunlaştıkça saydamlıkları azalır.

Bazı maddeleri  kokularından tanıyabiliriz. Bildiğiniz gibi kolonya, parfüm,tüp gaz ve benzin gibi maddeler kokularından kolayca tanınır. Un, şeker,tuz gibi maddelerin ise ayırt edici kokuları yoktur.

Bazı maddeler ise tatlarına bakılarak tanınabilir. Limon gibi bazı  maddeler ekşi, şeker gibi bazı maddeler tatlı,yemek tuzu ise tuzludur.

Bazı maddeleri ise dokunarak tanırız. Taş,tahta;demir;cam gibi maddeler serttir. Pamuk, yün, sünger, macun gibi maddeler yumuşaktır.

Maddelere elimizi sürterek düzgün ya da pürüzlü olduklarını anlarız. Pencere camı, masa ve sıranın üzeri düzgündür. Taş, ağaç, duvar yüzeyleri pürüzlüdür.

Hareket ettirilen maddelerin çıkardığı seslerle de onları tanıyabiliriz.

Bir maddenin yalnız sertliği, yumuşaklığı, saydamlığı, parlaklığı ya da matlığı onu diğerlerinden ayırt etmemizi sağlamaz. Maddelerin görülen ya da hissedilen özellikleri onları tanımamıza yardım eder. Ancak  tek  başlarına maddeleri öteki maddelerden ayırt etmemize yetmez.

  

MADDE VE ÖZELLİKLERİ

Madde: Gözlenebilir , evreni oluşturan ve enerji ile birlikte bütün nesnel olayların  temeli olan fiziksel varlıktır. Maddenin bütün biçimleri atomlardan , moleküllerden yada bunların karışımından oluşur. Bütün fiziksel varlıklar birbirlerine bir çekim kuvveti uygularlar , bir başka deyişle kütle çekimi özelliği gösterirler. Maddenin doğasında yer alan bir başka nitelikte eylemsizlik özelliğidir. Eylemsizlik , bir cismin hareketsiz durumdaysa kendisini harekete geçirmeye , hareketli durumdaysa hızını değiştirmeye yönelik herhangi bir etmene karşı koyma özelliğidir. Bir cismin kütlesi eylemsizliğinin ölçüsüdür ; ama kütle genellikle cismin içerdiği madde miktarı olarak göz önüne alınır.

Madde genellikle sıvı , gaz ve katı olmak üzere üç halde bulunur. Tanımları daha az belirgin olmakla birlikte , plazma , kaloit haller ile biçimsiz (amorf) hallerde (örn. Camsı hal)maddenin halleri olarak kabül edilir. Bütün bu haller birbirlerinden farklı özellik sergilerler. Ayrıca bu hallerde , belirli özellik türlerine göre kendi içlerinde gruplara ayrılır. Örneğin ; katılar, kendilerini oluşturan atomları bir arada tutan bağın türüne göre metal bağı , iyon bağı, ortoklaşım bağı ve molekül bağı içeren katılar olmak üzere gruplanır.

Albert Einstein’in özel görelilik  kuralı uyarınca madde ile enerji birbirine eş değerdir. Bu nedenle madde enerjiye  enerjide maddeye dönüştürülebilir. Örneğin uranyum çekirdeğinin ya da başka bir ağır atom çekirdeğinin ikiye ayrılması demek olan çekirdek bölünmesiyle madde enerjiye dönüşür.

Sıvı Hal: Sıvı haldeki bir maddenin molekülleri oldukça bağımsızdır ve rastgele dolaşırlar ama, yine de birbirlerini çekerler. Bir sıvı içerisinde moleküller her yönde eşit ve etkin bir çekim etkisi altında olurlar. Fakat yüzeydeki moleküllere tek yönlü bir çekim etkisi vardır; çünkü aşağıdan gelen çekim, yukarıdan gelen  bir çekimin olmayışı nedeniyle dengelenemez. Bu durum yüzeydeki moleküller üzerinde bileşke kuvveti oluşturarak onları içeri doğru çeker ve sıvının sanki derisi varmış gibi davranmasına neden olur bu kuvvete yüzey gerilimi denir.

Bir yüzey  “derisinin” varlığı bazı ilginç etkilere yol açar. Bazı böceklerin su üzerinde yürümeleri için ortam hazırlar. Bir çelik iğneyi su üzerinde yüzdürmenizi mümkün kılar. Sıvı damlalarının, küresel olmalarına neden olur; çünkü küre birim hacim başına en küçük hacme sahiptir.

Öte yandan yüzey gerilimi bazı istenmeyen engellemelere neden olur. Örneğin sıvının herhangi bir yüzeyi ıslatma yeteneğini azaltır. Tek başına su çamaşır ve bulaşık yıkamada iyi bir ıslatıcı değildir. Yıkamada sabun ve deterjan eklenmesinin bir nedeni de budur. Sabunlar ve deterjanlar su molekülleri arasındaki çekim kuvvetini zayıflatarak, suyun yüzey gerilimini azaltır böylece moleküller yayılarak yüzeyi daha iyi ıslatırlar.

Yüzey gerilimi başka bir olayın  doğmasına da neden olur. İ nce bir cam boruyu düşey olarak suya daldırırsanız, su boru içersinde kendiliğinden yükselerek , MENİSKUS denen eğri bir yüzey oluşturur. Suyun boru içinde yükselmesi olayına kılcal olay denir. Kılcal olay kurutma kağıdının mürekkebi neden emdiğini açıklar; kağıt liflerinin hafif sıkıştırılarak bir araya getirilmesiyle oluşan gözenekler, kılcal boru görevini yapar. Bitkiler topraktan suyu , kılcal olayla alırlar. Suyun toprak içersinde hareket etmesi ve tuğla duvarlardan sızması , kılcallık sonucudur.

Kılcal olayın ortaya çıkışı , su moleküllerinin aralarındaki çekim kuvvetinden daha büyük bir kuvvetle cam molekülleri tarafından  çekilmesi nedeniyledir. Cam borunun kenarlarında su yukarı doğru  kıvrılarak cama yapışır. Öte yandan , ince bir cam boruyu civa içerisine batırırsanız, bunun tersi olur, yani boru içersindeki sıvı yüzeyi düşer. Çünkü bu durumda civa molekülleri birbirlerini, cam moleküllerinin onları çektiği kuvvetten daha büyük bir kuvvetle çekmektedirler. Kenarlarda civa aşağı doğru kıvrılır.

Katı Hal : Katı halde bulunan çoğu basit madde,kristallerden oluşur. Ancak bu durum her zaman pek belirgin değildir; çünkü POLİKRİSTAL durumdadırlar. Örneğin metaller , kristallerden oluşturdukları halde, genellikle kristalleri görülemez. Çünkü kristalleri birbiri içerisine girerek katı bir kütle oluşmuştur. Bazalt taşı kristallidir; ancak kristallerinin tek tek görülebilmesi için, bir büyüteçle yakından incelenmesi gerekir. Bununla birlikte çinko kristalleri galvanizli demir yüzeyler üzerinde gürülebilir. Pegmatik kristalleri çok büyüktür ve kolaylıkla gürülebilirler. Bu taşlarda bazen metrelerce genişlikte beril kristalleri bulunur.

Minarel kristallerinin  gerçek güzellikleri ,kristaller kayalardaki doğal kavuklarda oluştukları zaman ortaya çıkar. Buralarda minaraller, çok güzel ve karakteristik şekillerde kristalleşmişlerdir. Yeryüzünün en yaygın minareli kuvars, her birinin ucunda altı kenarlı bir piramit bulunan altı kenarlı uzun ‘parmakların’ oluşturduğu kümeler halinde bulunabilir. Bunlar heksagonal kristaller kümesidir.

Kalsiyum karbonatta buna benzer kristaller oluşturur ve bu kristaller , yerinde bir deyişle, köpek dişi kalsit olarak anılır. Bildiğimiz tuz ise ,  küp biçimli kristaller oluşturur. Grena taşının kristalleri ,eş kenar dörtgen şeklinde 12 yüzden oluşur. Karbon gibi bazı elementlerin , birden fazla kristal şekli vardır. Bu bir çeşit ALLOTROPLUKtur. Öte yandan ,değişik maddeler  aynı kristal  biçiminde olabilir. Buna da İZOMORFLUK denir.

Gaz Hali : Bir sıvının molekülleri  sıcaklık yükseldikçe daha hızlı hareket eder ve gittikçe daha çok molekül yeterli kinetik enerjiyi kazanarak, sıvı yüzeyinden dışarı kaçar. Böylece sıvı bir buhar oluşturur. Sıvının sıcaklığı kaynama noktasına ulaştığı zaman, moleküllerinin çoğu, yüzeyi terkedip  bir buhar oluşturacak kadar enerji kazanmış olur. Sıvı , maddenin üçüncü hali olan gaz durumuna dönüşmüştür.

Buhar ve gaz sözcükleri arasındaki anlam farkının açıklanması gerekir; çünkü bunlar birbirine karıştırılabilir. Buhar , gaz halinde bir maddedir. Sıcaklık , belirli bir kritik sıcaklığın altına düşürülürse, bu madde sıvılaştırılabilir; yani basıncın yeteri kadar yükselmesi ile yoğunlaşma gerçekleşir. Hava için kritik sıcaklık

-140C’dir. Sıcaklığı bu derecenin altında olan hava , uygun basınç altında sıvılaştırılabilir. Normal oda sıcaklığındaki havanın , basıncının artırılarak sıvılaştırılması mümkün değildir.

Birçok maddenin  kritik sıcaklığı çok daha yüksektir ve bu durumdan yararlanılabilir. Butanın kritik sıcaklığı 153C’dir, amonyağın 132C ve karbon dioksidin 31C’dir. Bunların üçünden de sıvı halde , geniş ölçüde yararlanılır: sıvı butan tüp gazlarda sıvı amonyum , soğuk hava tesislerinde  ve sıvı  karbon dioksit de yangın söndürücülerinde kullanılır.

Bir gaz ise , kritik sıcaklığının  üzerinde gaz halinde bir maddedir. Öyleyse olağan sıcaklıklardan hava ,onu oluşturan ve kritik sıcaklıkları çok düşük olan azot, argon ve oksijen gibi bir gazdır. Bu gazlar kolay sıvılaştırılmadıklarından,çoğunlukla sürekli gazlar adıyla da anılırlar.

  

Element : Yapısında tek cins atom ihtiva eden saf maddedir.

Metaller Ve Genel Özellikleri

1)     Isı ve elektriği iyi iletir.

2)     Hg hariç hepsi oda sıcaklığında katıdır.

3)     Asit çözeltileriyle çoğu H2 gazı açığa çıkarırlar.

4)     Kendi aralarında bileşik yapamazlar, fiziksel bir karışım olan alaşımları oluştururlar. Örneğin prinç (Cu-Zn), tunç (Cu-Sn) , çelik (Fe-C-Cr...) ,18 ayar altın (% 75 altın - % 25 Cu )

5)     Elektron almazlar.

6)     Yüzeyleri parlaktır.

7)     Dövülebilir, tel ve levha haline getirilebilirler.

Ametaller Ve Genel Özellikleri

1)     Isı ve elektriği iletmezler.

2)     Oda sıcaklığında çoğu gaz halindedir.

3)     Kendi aralarında ve metallerle bileşik yapabilirler.

4)     Elektron alış-verişi yapabilirler.

5)     Sulu asitlere çoğu etki etmez.

6)     Yüzeyleri mattır.

7)     Kırılgandırlar.

Bileşik : Yapısında en az iki cins atom ihtiva eden saf maddelerdir.

Çözelti : Birbiri içersinde homojen dağılmasıyla  oluşan karışımlara çözelti denir.

Süspansiyon : Bir katının bir sıvı içersinde ya da havada çözünmeden dağılmasıyla oluşan heterojen karışımlardır.

Emülsiyon : Bir sıvının başka bir sıvı içersinde çözünmeden dağılmasıyla oluşan heterojen karışımlardır.

 

Karışımlarla Bileşikler Arasındaki Farklar Ve Ortak Yanları

1) Karışımı oluşturan maddeler karışım içerisinde kendi özelliğini koruduğu halde bileşiği oluşturan elementler fiziksel ve kimyasal tüm özelliklerini kaybederler.

2) Karışımı oluşturan maddeler her oranda karıştığı halde, bileşiği oluşturan elementlerin kütleleri arasında her zaman basit bir oran vardır.

3) Karışımlar fiziksel yollarla oluşur ve fiziksel yöntemler bileşenlerine ayrılır. Bileşikler ise kimyasal yolla oluşur ve kimyasal yöntemlerle ayrışırılar.

4) Karışımların formülü olmadığı halde, her bileşiğin mutlaka bir kimyasal formülü vardır. 

5) Karışımların belirli fiziksel özelliği (öz kütle, kaynama noktası, erime noktası...) olmadığı halde bileşikler bu özelliklere sahip saf maddelerdir. 

6) Karışımlar ve bileşikler oluşurken toplam kütle korunur. Bu durum her ikisi içinde ortaktır.

7) Karışımlar ve bileşikler en az iki cins atom ihtiva ederler.

Ayırt Edici Özellikler

1)Öz Kütle : Bir maddenin birim hacminin kütlesine denir. Katı-sıvı-gazlar için ayırt edicidir.  
m=d.v

Öz kütleyi sadece sıcaklık ve basınç değiştirebilir. Sıcaklık arttıkça maddenin hacmi artar fakat kütle değişmez. Hacim artınca öz kütle azalır

2)Kaynama Sıcaklığı : Saf bir sıvının buhar basıncının atmosfer basıncına eşit olduğu sıcaklığa kaynama sıcaklığı denir. Sıvılar ve gazlar için ayırt edici bir özelliktir, çünkü kaynama sıcaklığı yoğunlaşma sıcaklığına eşittir.

Kaynama Sıcaklığına Etki Eden Faktörler

a)  Açık Hava Basıncı : Kaynama sıcaklığı atmosfer basıncıyla doğru orantılı olarak artar ya da azalır. Yükseklere çıkıldıkça dış basınç düştüğünden sıvıların kaynama sıcaklıkları da düşer. 
b) Sıvının Cinsi : Kaynama sıcaklığı her sıvı için farklıdır. Örneğin saf su 100 0C de , C2H5OH 78 0C de kaynar. 
c) Sıvının Saflığı :  Saf sıvılar sabit basınç altında her zaman sabit bir sıcaklıkta kaynarlar. Fakat sıvıya, sıvıda çözünebilen bir katı eklendiği zaman kaynama sıcaklığı yükseldiği gibi, donma sıcaklığı da düşer. Saf su 1 atm basınçta 100 0C de kaynadığı halde tuzlu su 100 0C nin üzerindeki bir sıcaklıkta kaynar ve kaynarken sıcaklık sabit kalmaz.  
Kaynama noktası buhar basıncıyla ters orantılı olup buhar basıncı yüksek olan sıvıların kaynama noktaları düşüktür. Alkolün kaynama noktası saf sudan düşük olup buharının yaptığı basınç saf sudan fazladır. 
Sıvının miktarı yada ısıtıcı kaynağın gücü kaynama sıcaklığını değiştirmez sadece sıvının kaynamaya başlaması için gerekli olan süreyi değiştirebilir. 
Buhar basıncı madde miktarına bağlı değildir. Sadece sıvının cinsine ve sıcaklığına bağlıdır.

3) Donma Sıcaklığı : Bir sıvının sıvı halden katı hale geçtiği andaki   sıcaklığa donma sıcaklığı denir. Bir maddenin donma sıcaklığı erime sıcaklığına  eşittir. Katı ve sıvılar için ayırt edicidir. Bir madenin erime sıcaklığı donma sıcaklığına eşittir. Katı ve sıvılar için ayırt edicidir.

4)Esneklik : Katılar için ayırt edici bir özelliktir. Çünkü sadece katılar esneyebilir.

5)Genleşme : Katı ve sıvılar için ortak ayırt edici bir özelliktir. Gazlar için geçerli değildir. Çünkü gazların hepsi hacimlerinin 1/273’ü oranında genleşir ve her bir gaz için spesifik bir genleşme kat sayısı yoktur.

6)Çözünürlük : Genelde 100 gram suda çözünebilen madde miktarı olarak verilir. Katı-sıvı-gazlar için ortak ayırt edici bir özelliktir. 
 

Karışımları Ayırma Yöntemleri

Karışımları ayırmak, maddelerin bazı fiziksel özelliklerinin farklı    olmasından faydalanılarak yapılır. Örneğin, kaynama noktası farkı, öz kütle farkı, erime noktası farkı, çözünürlük farkı...

1)Damıtma :  Bir sıvının buharlaştırılması ve oluşan buharın bir soğutucuda yoğunlaştırılması işlemidir. Deniz suyundan saf su elde etmek damıtmaya bir örnektir. 

2)Ayrımsal Damıtma: Birden fazla sıvı karışımının buharlaştırılması ve oluşan buharların yoğunlaştırılması işlemidir. Sıvılar kaynama noktası farkından faydalanılarak ayrılır. Kaynama noktaları arasındaki fark ne kadar büyükse ayırma işlemi o kadar kolaydır.  

3)Ayırma Hunisiyle Ayırma : Bir biri içerisinde çözünmeyen sıvı-sıvı karışımlarını ayırmada kullanılır. Öz kütle farkından faydalanılarak ayırma işlemi gerçekleşir. Örneğin zeytinyağı-su karışımı.  

 

Maddenin Ortak Özellikleri

Tüm maddelerin ortak iki özelliği , kütle ve hacimdir.

Kütle : Kütle bir cisimdeki madde miktarıdır. (kütle ile ağırlık aynı anlama gelmez) Bir cisme etkileyen yer çekimi kuvveti onun ağırlığıdır. Dünya da ve ay da yer çekimi farklı olduğundan burada ölçülen ağırlıklarda farklıdır. Ama madde miktarı her yer de aynı olduğundan değişmez.

Hacim : Maddenin boşlukta kapladığı yerdir. Her maddenin hacmi vardır.

Maddenin Ayırt Edici Özellikleri

Bir maddenin diğer maddelerden  farklılık gösteren özellikleri , onun ayırt edici özelliğidir. Maddenin şekline, miktarına , tadına , kokusuna vb. bağlı olmayan, madde üzerinde doğrudan doğruya görünmeyen farkları ortayı koyan özelliklere ayırt edici özellikleri diyoruz ; öz kütle, esneklik, erime, kaynama noktası, öz ısı,genleşme ve çözünürlük sıkça karşılaştığımız belli başlı ayırt edici özelliklerdir.

                                        Alıntı.




0 Yorum - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam306
Toplam Ziyaret1754344
Saat
Takvim
Hava Durumu